Bir anlamı yoktur dilden dökülenin, Beden de tezahürü olmadıkça… Nedir şükür? Dışa dökülen birkaç kelime mi, yeter mi sahi, bu kadar basit mi? Gözlerimizi açıp uyandığımız sabah adına kaç kere hak ettiği şükrü verebildik. Kaç kere teşekkür edebildik sahiden halimize yansıdığı şekliyle. Bazen manasını kaybeder kelimeler, mana kulakta duyulan değildir yalnızca. Gözlerin gördüğü bir hakikat vardır, kendimizi anlattığımız. Hani bazen yalan söyleyeni gözlerinden anlarız, mutluyum diyenin mutsuz olduğunu da. Bazense gözleri güler kimilerinin… Öyleyse şuan gülüyorum demek değil, hakikaten gülmek gerekir. İşte bu kadar bellidir insanın şükrettiği ya da geçiştirdiği. Aslında içten huzurlu, mutlu olmakta şükrün bir tezahürü değil midir? Elinde bulunan onca nimete rağmen mutsuz, negatif olmak nankörlük ise uyandığı için içten gülümseyen, yemek yiyebildiği için mutlu, müslüman doğduğu için huzurlu olmak gerekmez mi? Sahi Müslüman doğmanın ne büyü...